26 Mart 2009 Perşembe

Beni tahttan indirdiler -Sultan Abdülaziz

32. Osmanlı Padişahı olan Sultan Abdülaziz, bir askeri darbe sonucu tahtindan indirilir. Bu olaydan bir kaç gün sonra ise bilekleri bir makasla kesilmiş olarak bulunur.
Doktor raporlarına göre intihar etmiştir. Ancak öldürülmüş olma ihtimali hala tartışılan bir konudur.
Abdülaziz'in ölümü üzerine yakıldığı rivayet edilen bir anadolu türküsü ise aşağıdadır.


Beni tahttan indirdiler

Beni tahttan indirdiler
Dört çifteye bindirdiler
Tersaneye gönderdiler

Uyan sultan aziz uyan
Bak ne hale geldi cihan

Kolumda makas yarası
Nedir bu derdin çaresi
Yusuf'um ciğer paresi

Uyan sultan aziz uyan
Kan ağlıyor bütün cihan


30 mayıs 1876 yılında gerçekleşen bu olay şöyle özetlenir:
"Sultan Abdülaziz 14 sene 11 ay beş gün tahtta kalmıştır. Bu süre içerisinde meşrutiyet fikrine başta sıcak baksa da, sonraları değişip bu fikri savunanlara karşı zor kullanacaktır. Dönemin aydınlarından Şinasi, Namık Kemal ve Ziya Paşa ile padişahlığının ilk dönemlerinde sıcak ilişkiler kurduysa da Namık Kemal'i Vatan Yahut Silistre piyesinden sonra Kıbrıs'a sürgün edecek kadar sertleşmiştir. Ülkede meşruti yönetimin gelmesini isteyenlerin yarattığı bu özgürlük havası içerisinde Abdülaziz'in tahttan indirilmesi konusunda kamuoyu oluşturuldu. Mithat Paşa'nın kışkırtmaları sonucu üniversite öğrencileri 10 Mayıs 1876 tarihinde bir protesto yürüyüşü düzenlediler. Bundan bir süre sonra, 30 Mayıs 1876 salı günü sabaha doğru saray Hüseyin Avni Paşa komutasındaki askerlerce basılmış ve Sultan Abdülaziz kansız şekilde tahttan indirilmiştir.
Sultan Abdülaziz'in tahtan indirildikten dört gün sonra, hapis hayatı yaşadığı Feriye Sarayında sakalını düzeltmek için istediği söylenen makasla bileklerini keserek intihar ettiği söylense de öldürülmüş olabileceğine dair kanıtlar da vardır" (kimkimdir.gen.tr)

19 Mart 2009 Perşembe

Hadi...

Hadi...
Sen değil miydin, vazgeçmemeli diyen.
Evet, zor biliyorum.
Hatta ihtimal dahi vermiyorum.
Belki saçmalık, belki vakit kaybı...
Gereksiz kimine göre, ümitsiz...
Peki, ne yapmalı?
Durmalı, susmalı, uyumalı mı insan?
Ya da boş vermeli, akışına mı bırakmalı her şeyi...
İnan bilmiyorum?
Koşmak, mücadele etmek, karşı durmak...
Boş vaatler, klasik cümleler mi bunlar?
İnan bunları kastetmiyorum...
Sadece başla diyorum.
Ne olduğunu sadece senin bildiğin, sadece senin bilebileceğin...
Yapmak istediğin, yapmayı düşlediğin...
Hayır, iddia etmiyorum,
Yaşamı, kaderi, dünyayı değiştirebileceğini...
Sadece “onu” arıyorum...
İçinden geçeni.
Kazanmak ya da kaybetmek değil...
Para, mal, mülk hiç değil...
İnancın, erdemin, belki de gururun çok ötesinde...
Neden mi bahsediyorum?
Düşün...
Bir şeyler olmalı...
Hadi...




Onur Çoban
19 Mart 2009